Traduction

lundi 27 août 2007

ABD’nin « Kürt-Iran savaşı » diye bir politikası varmı ?

Iran ordusu bugünlerde kürtlere karşı oldukça sert bir tavır sergilemekte. Şimdiye kadar Iran rejimi Kürtlere karşı inkarcı ve imhacı politikalar uygulamıştı ancak bu yeni başlayan son dönemde düzenlenen operasyonlar yeni bir sürecin başlangıcı olabilir.

Gerçekten, Iran Devleti bir Kürt tehlikesiyle karşı karşiya bırakılıyor mu ? Kürtler gerçekten Iran’ın «toprak bütünlüğünü » tehdit ediyorlar mı ?

Bu soruyu farklı bir sekilde de formüle edince olaya bakiş açımız değişiyor.

Iran’daki Kürt halkı artık ulusal kimliğine sahip çikiyor mu ? Doğulu Kürtler doğal haklarını aktif bir şekilde savunmaya başladılar mı ?

Bu iki değişik soru formülasyonları bir dilema haline dönüşüyor. Bir tarafta bir devletin çıkarları ve öbür tarafta devletsiz bir ulusun doğal hakları.

Bu formülasyonlardan enteresan bir dilema ortaya cıkıyor. ABD bu dilemayi nasıl kulanmak istiyor? Bazı çevrelere göre, ABD “Kürt-Iran savaşi” politikasıyla Orta Doğudaki hakimiyetini güçlendirmek istiyor. Bu politikayla ABD kendi çıkarlarını garanti altına almaya çalışıyor. Peki Doğulu Kürtler'in bu politikada yer alabilirler ?

Genel olarak, birçok devlet Iran’ın nükleer silahlara sahip olmasına karşılar ve bunu göz önünde bulundurunca Kürtlerin avantajlı bir pozisyona geldiğini görebiliyoruz. Kısacası, Doğulu Kürtler doğal hakları için bir Hukuk Devletine karşı savaşmiyorlar, tam aksine evrensel barışı tehdit eden diktatorial bir devlete karşı ulusal kurtuluş savaşı vermekteler.

Amerika Orta Doğuda çok büyük bir siyasi ve askeri güçtür. Eğer Kürtler de realist olmak istiyorlarsa, bu kalıcı gücü kabul edip, kendi çıkarları doğrultusunda bir ulusal politika yürütmelidir.

ABD’nin bir “Kürt-Iran savaşı” politikası olsada, Kürtlerin böyle bir politikayla nasıl ulusal çıkarlarını ön plana alabaliceklerine dikkat etmeleri gerekiyor. Tabi ki, bölgedeki devletlerle bariş içinde yaşamak bütün Kürtlerin isteği ama onlar şimdiyedek sembolik bir adım bile atmamişlar. Artik Kürtlerin ulusal çikarlari nerdeyse ona göre hareket etmeleri lazim. Kimileri bu duruma “işbirlikçilik, kuklalık, vs” diyorsa da, bu sadece kürtler için özgürlük mücadelesi uğruna atılmış politik bir adım olarak nitelenebilir.

Feqîyê Teyran

2 commentaires:

Anonyme a dit…

Genel olarak yaşanan gelişmelere çok iyi bir bakış açısı ve sorunu özünü anlatan bir makale olmuş. Bu günlerde faşist İran ın Güney Kürdistan ı bombaladığını ve ordaki sivil halka çok büyük zararlar verdiğini biliyoruz. İran ın bu saldırgan tutmunu şiddetle kınıyorum. Bu tür faşistçe saldırılar kürtleri hiçbir zaman yıldırmadığı ve bundan sonra da yıldırmayacağını kürtlere malum düşman ülkeler de çok iyi bilmektedir. Bu faşist türkiye İran Suriye ve Iraktan kalan kalıntı ülkenin son çırpınışlardır. Özellikle İran kürtlerinin vermiş olduğu mücadeleyi sonunana kadar desteklemek gerekiyor. Ve destekleyceğiz de. teşekkürler

Anonyme a dit…

heval, serok murat karayilan dedigi gibi, Kürt özgürlük hareketi bagimsiz kalmali, ABD dügmeye basti diye bizde hop isyana baslayalim diye söz konusu olamaz. bu çok telikelidir. uzaga gören bir strateji ortyaya koymak lazim. taktik, stratejisiz bosa çikar. Bugün en önemli factör Güney Kurdistanin kazanimlaridir gerçekten. Ve orta dogu da bunu kabul edemeyen kendine bunu yedereyemen, ve hatta tehdit olarak gören tek güc Türkiye dir (süriye önemli deyildir gücü yoktur). Iran kendi toprak bütünlügnü korumak için harekete geçer, fars egemenligi iran da korumak için hareke geçer, ama heval bil ki iranin Kürtleri dünyada yok etme diye bir dertleri yok tur. Adamlar Erbilde bir konsolos açtilar, güney Kurdistana resmi bir sekilde para yardimi ettiler, Neçirva Barzaniyi Kurdistan basbakan sifatiyla davet etiler, birak Necirvan Barzaniye, Türkiye Irak cumhhurbaskani davet etmedi sadece ve sadece adam Kürt diye. Yok Kardesim, Türklerin derdi baska, toprak bütünlügü deyil, Kürtleri yok etmek, Ermenilere yaptiklari gibi.